26 Kasım 2018 Pazartesi

Sarı yuvarlak bir halka

sarı yuvarlak bir halka mı bizi birbirimize bağlayan ya da bu halkaya gereğinden fazla mı anlam yüklemişiz. Sonuç olarak olsa da aynı,olmasa da aynı bana sorarsanız. Bence insanın kafasında net olacak bişeyler. Ya o sarı halkaya uygun olursun ya da olmazsın aslında. Matrix hapı gibi mübarek... kırmızı mı mavi mi?

Bu aralar bu sarı halka ile olan bağlarım nedensizce uzaklaşıyor. Sebebini bende bilmek isterdim ama eskisi gibi sinir,üzüntüden ziyade daha çok hayal kırıklıkları artmaya başladı. Ya hani ilişkideki her kadın der ya BEKLEMEYECEKSİN.. hakikatten ya ne kadar az beklenti o kadar çok mutluluk ama işte o sarı halka girince işin içine ben onu yapamıyorum yani bence doğası gereği beklenti azalmıyor gitgide artıyor bende..

bu ruh haline girmeme sebep olan olayı da kıssadan hisse yazayım yoksa patlayacağım; daha geçen hafta KAŞARın biri yüzünden artık sinirlerin bozulmuştur, ağlamışsındır. Ne kadar kalitesiz olduğunu bildiğin halde, Allah affetsin suratı olduğunu bildiğin halde yine de sinirinden ağlamışsındır. Aslında ağlama sebebim kıskançlık ya da başka birşey değil. Yorulduğumdan ağladım, artık sürekli negatif şeyler düşünmekten yorulduğumdan ağladım. EEE bunu ne önler???? O esnada yanınızda ağlarken size kıyamayan adam önler.

AMA O ADAM NE YAPAR???

Sinirlerini bozan, sözde sevdiğini ağlatan kadın ile toplu fotoğrafını koyar. Sonra da karısına/sevgilisine onu ne kadar sevdiğini yazar..GEÇİNİZ!!!

Valla yemiyorum da artık saf yerine ya da kıskanç yerine konulmaktan da gerçekten sıkıldım.

ee böyle olunca da uzaklaşıyorum inandığım şeylerden. Valla bir yerlere yazmam şarttı. Hıı yazdım da sakinledim mi? zaten yazarken sakindim :) sadece içim almıyor artık.

DÜNYANIN ORTASINA KUSASIM VAR.

3 Temmuz 2018 Salı

Bir cesaret gelir belki bir gün, ama gelir en sonunda..



Kim bilebilirdi ki 2012 den sonra ilk kez bir gece yarısı bilgisayarı açıp tekrar yazmaya başlayacağımı. Üstelik en son yazdığım postun şarkısı ile.

Bu seferki de tabi ki terapi amaçlı yoksa ne işim olur gece gece bilgisayar başında...

neyse konuya geçmek gerekirse; yıldım, yoruldum, her defasında haksız olmaktan sıkıldım. Evlilik denen loopun içine girdiğimden beri her gün enerjim tükeniyor. kademe kademe yıpranıyorum. En son bugün kocama senden önce psikolojik olarak daha iyi biriydim ben dedim. Evet problemlerim eskiden de vardı ama herkeste olan problemlerdendi. Ne bir eksik ne bir fazla. Ama bu sefer karşımdaki sadece kafasındakine odaklanıp beni dinlemeyen ruhsuz bir adamın teki.

seni seviyorumlarına inanmamam gereken biri belki de.Çünkü beyimiz moduna göre yorumlar yapıp, söylemlerde bulunuyor. Bu durumda inanmak sadece kendimi kandırmak oluyor. Çünkü seven biri bence bu kadar acımasız olmaz, karşısındakini bu kadar yıpratmaz, bile bile yapmaz bütün bunları.

her ne kadar her kavgada ağzıma gelenleri sıralamamak için kendimi zor tutsam da en düzgün kelimeleri seçmeye çalışıyorum çünkü bugünlerin yarınları da var. unutulan konu ise bugün söylediğiniz her laf karşınızdaki insanda bir yara açıyor olması.

1 senelik evlilik hayatı öğretti ki asla aldatan bir insanla evlenmemek gerekirmiş. Çünkü her geçen gün her bir kadın içinin kurt yemesine sebep oluyor, hastalıklı bir türe dönüyorsun. Düşünsene çocuğun olmuş(ki ALLAH korusun) karşısında annesi acaba baban beni aldatıyor mu diye tırnaklarını yiyor. Ne korkunç bir manzara. O yüzden aslında çok da yıpranmadan yapılması gereken şey belli.

Ya bir de asıl deli eden karşı tarafın kısıtlanıyorum lafları. Ulan ben mi yedim geçmişte o bokları tabiki de kısıtlanacaksın, tabiki de şüphe ile bakılacak sana bunları bilmeden mi kendini affettirmeye geldin. Neymiş beyimiz kadın arkadaşları ile görüşemiyormuş. Yooo bence gayet güzel görüşüyorsun sinsi sinsi, gizli gizli bir şekilde görüşüyorsun. Asıl sinir bozucusu o...uları bana savunması. Öyleyse öyle yooook yaaa. ah be kızım ne duruyorsun yanında diyorum kendime sürekli ama bir cesaret ya bir cesaret gelmiyor ki.